Labirent olarak da bilinen Hawara piramidi, antik dönemin en görkemli yapıları arasında bulunuyor
1 Amenemhat III, Mısır’ın 12. hanedanlık döneminin en önemli kralı olarak biliniyor

Saltanatı boyunca sayısız projeye imza atan Amenemhet III, kendi döneminde Mısır’ı adeta yeniden inşa ettirmişti. Firavunun yaptırdığı yapılar arasında Dahshur olarak bilinen siyah piramidinin ayrı bir önemi var. Bu piramidin yapımına, firavunun ilk saltanat yıllarında başlanmış. Ancak piramidin temeli oldukça dengesiz bir zemin üzerine inşa edilmişti. Nil Nehri’nin su taşkınları hesaplanmadığı için piramidin alt yapısı sürekli sular altında kalıyordu. Piramidin alt yapısı, yapının çekirdeğini zayıflatan bir dizi karmaşık oda ve koridor içeriyordu. Mimarlar, mezar odalarının tavanını desteklemek için sütun yapmamıştı. Piramit tamamlandığında tavanlar çökmeye başlamış ve duvarlar çatlamıştı. Piramidin yapımında çalışanlar, kerpiç duvarları güçlendirmek için sonradan sütunlar ekledi ancak Amenemhat III, mezarı için daha güvenli bir piramit inşa etmeye karar verdi. Bu yeni piramit Dahshur’da değil Hawara’da inşa edilecekti.
2 Amenemhat III’ün yirminci saltanat yılında, siyah piramidin mezar odalarının mühürlendiği düşünülüyor

Dahshur yani siyah piramidin odaları ve giriş merdivenleri kireçtaşıyla kapatılmış ve ön odalar ise kerpiçle doldurulmuş. Bazı uzmanlar, piramidin çökmesini önlemek için böyle bir tedbir alındığını düşünüyor. Antik dönemde bu piramit yağmalandığı için günümüze sadece birkaç cenaze mobilyası ulaşmış durumda. Arkeologlar Kraliçe Aat’ın mezar odasında birkaç parça mücevher, parfüm kavanozu ve mücevher bulmuş olsa da piramitteki eşyalar büyük ölçüde yağmalanmış. Aynı zamanda Dahshur’da bulunan insan kalıntılarının Amenemhet’in eşleri ve çocuklarına ait olduğu düşünülüyor. Ancak firavunun ebedi istirahat yeri Dahshur değil. Çünkü kendisi mezarını koruyabilmek için Hawara’da farklı bir piramit daha inşa ettiriyor.
3 Amenemhat III, Hawara’da labirent olarak bilinen yeni bir piramit inşa ettirdi

Hawara’daki ilk kazılar 1843 yılından Karl Lepsius önderliğinde başladı. Sonraki elli yıl içinde bu kazı alanında çok değerli eserler bulundu. Antik dönemde Hawara’yı ziyaret eden Herodot, bu piramidi 3000 odalı bir labirent şeklinde tanımlıyor. Ona göre Hawara’da bulunan labirent çok işlevli ve üstün güvenlik önemleri alınmış bir yapıydı. El- Faiyum yakınlarında bulunan bu piramit, başlangıçta beyaz kireçtaşıyla kaplanmıştı. Herodot yapıyı ziyaret ettiğinde kendisinin firavun mezarlarının bulunduğu yeraltı bölümüne girişine izin verilmedi. Gördüğü ve aktardığı kadarıyla piramidin çatısı tamamen taştan yapılmıştı ve duvarlar heykellerle kaplıydı. Ancak günümüze sadece piramidin kerpiç çekirdeği ulaşmış durumda. Piramit inşa edilirken Herodot’un da belirttiği gibi ayrıntılı güvenlik önemlerinin alındığı görülüyor. Örneğin piramidin giriş kapısına gelmeden önce büyük bir labirentin aşılması gerekiyor. Labirenti geçip kapıya ulaşanları ise 20 tonluk bir tuzak kapısı karşılıyor.
4 Amenemhat III, mezarının yağmalanmaması için geniş güvenlik önlemleri almıştı. Piramidin gerçek girişi dikkatli bir şekilde gizlendiği için her kapı farklı bir koridora açılıyordu

Piramidi yağmalamak isteyen soyguncular zamanlarını daima boşa harcıyordu. Piramitte bulunan odaların kapıları tonlarca ağırlıktaydı. Bu nedenle odalara girmek pek mümkün değildi. Aynı zamanda diğer kapılar tuzaklarla doluydu. Bu kapılar ya içinden çıkılması zor bir labirente ya da boş bir geçide açılıyordu. Mezarın soyulması o kadar imkansızdı ki arkeologlar ilk çalışmalara başladığında pek çok eseri yerli yerinde bulmuştu. Özellikle mezar odaları tek parça kuvarsitten oyulmuş ve kapıları gizlenerek mühürlenmişti. Bu nedenle mezarlar çok fazla hasar görmeden günümüze kadar ulaşabildi.